İNFO FLASH HABER

Batı emperyalizminin hedefleri ve yeni yöntemleri / Les cibles et les nouvelles méthodes de l’impérialisme occidental.

Batı emperyalizminin hedefleri ve yeni yöntemleri. Batı emperyalizminin ve sömürgeciliğinin yeniden canlanmasına dair sayısız örnek vardır; emperyalizm etik, ahlaki ya da hümanist kaygılar göz önünde bulundurulmaksızın, veya sadece göstermelik kaygılar çerçevesinde, çıkarların peşinde koşulması ve savunulmasıdır. “Sadece göstermelik” diyoruz, çünkü Batı emperyalizmi her zaman bir hümanizm cilası altında hareket etmiştir, kısacası Batı’nın emperyalist söylemi budur: […]

Batı emperyalizminin hedefleri ve yeni yöntemleri / Les cibles et les nouvelles méthodes de l’impérialisme occidental.
14 Ekim 2023 - 13:04 'de eklendi ve 1191 kez görüntülendi.

Batı emperyalizminin hedefleri ve yeni yöntemleri.

Batı emperyalizminin ve sömürgeciliğinin yeniden canlanmasına dair sayısız örnek vardır; emperyalizm etik, ahlaki ya da hümanist kaygılar göz önünde bulundurulmaksızın, veya sadece göstermelik kaygılar çerçevesinde, çıkarların peşinde koşulması ve savunulmasıdır.

“Sadece göstermelik” diyoruz, çünkü Batı emperyalizmi her zaman bir hümanizm cilası altında hareket etmiştir, kısacası Batı’nın emperyalist söylemi budur: “insanlığın iyiliği için sizi sömürüyoruz ve yok ediyoruz”.

Batı dünyasının dışında, bazı insanlar, “solculuk” tarafından taşındığı varsayılan “hümanizminin” bir gerçekliği ve geçerlikliği olduğunu düşünmektedir, ancak gerçekten evrensel bir karaktere sahip Batı hareketleri her zaman marjinal olmuştur.

19. yüzyılda, Avrupa sömürgeci devletlerin çok az vatandaşı, kendi devletleri tarafından, Batılı sömürgeci programlar çerçevesinde, diğer halkların sömürülmesine, yok edilmesine karşı çıkmıştır.

Bugün de durum farklı değil. Batılı ülkelerin vatandaşları, devletleri tarafından hedef alınan diğer halkların kaderini daha az önemseyemezler.

Dahası Batı emperyalizmi, kendisiyle mücadele ettiği varsayılan olgunun, yani “solculuğun” arkasına saklanarak daha da etkili olmanın yollarını bulmuştur.

Günümüzde, solcu, evrenselci ve milliyetçilik karşıtı olduğunu iddia eden Avrupa toplumlarının ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kesimleri, aslında, uluslararası alanda, Batı yanlısı ve içeride milliyetçi olmaktadır ve kendi devletleriyle işbirliği yapmaktadır.

Sivil dünya ile devleti bir araya getiren bu işbirliği, sadece ideolojik ya da siyasi bir görüş özdeşliği değil, bir ülkenin toplumunun önemli bir bölümünün devletiyle işbirliği yapan ve normalde devletin tekelinde olan hukuk ve maddi kaynaklara ilişkin ayrıcalıkları kendine mal eden yöntemsel bir örgütlenmedir.

Bu sivil-devlet örgütlenme biçimine göre işleyen Batılı devletler hala “demokrasi” olduklarını iddia etseler de, gerçekte böyle bir şey değildirler, çünkü bu örgütlenme biçimi hukukun üstünlüğünün altını tamamen oymaktadır ve dolayısıyla, eşit haklar prensipleriyle karakterize edilen, demokratik sistemlerin niteliklerine artık sahip değildir. Çünkü toplumun bir kesimi, hukukun dışında ve hermetik bir şekilde, toplumun diğer kesimleri üzerinde ayrıcalıklar ve devlet yetkileri (gözetim, baskı vb.) elde etmektedir.

Buna ek olarak, sivil dünya ile devlet arasındaki işbirliğinin bu örgütlenme biçimine göre işleyen Batı ülkelerin birbirleriyle temel işbirliği bağlantıları vardır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, işleyişinde hermetik olarak kapalı olan bu yeni devlet, siyasi ve toplumsal örgütlenme biçiminin ideolojisi, uluslararası alanda Batı yanlısı, içeride ise milliyetçi olmaktır.

Dışarıda, bu emperyalist sistem Batılı olmayan bazı ülkelerde faaliyettedir.

Batı dışında olan ancak Batı çıkarlarına çalışan, hedef ülkelerdeki halklarının bir kesimi toplum içinde gizlenmekte (siyasi partiler, medya, sivil dünya vb.) ve aslında devletleriyle işbirliği yapan ya da devletin arkasında durduğu “sivil” Batı gruplar aracılığıyla Batı emperyalizmi için bir köprübaşı görevi görmektedir.

Bu yapıların ve ima ettikleri emperyalist politikaların, devlet ile örgütlü toplumun arasındaki ensest ilişkilerin, Türk düşmanı proje ve faaliyetlerin bir sonucu olarak ve Türk kökenlerimizden dolayı, yani ırk ayrımcılığı nedeniyle, bizler, sözde “batı demokrasi” olarak nitelendirilen bir ülkede, Devletin fiilen altında veya birlikte hareket ettiği yerli ve yabancı örgütler tarafından saldırıya uğradık, baskı gördük (şiddet, ailelerimizin gözetlenmesi, uyku bozma yöntemleri, çalışma yasağı, tehditler, hakaretler vb. ),

Geçmişte olduğu gibi ayrımcı ve yabancı düşmanı olan Batı emperyalizmi ve sömürgeciliği, şimdi yeni yöntemler kullanarak kendi halklarının geniş kesimlerini ve yabancı halkların kendi çıkarlarına kazanılmış kesimlerini Batılı devletlerin savaş silahları haline getirmek için örgütlüyor.

Vatandaşı olmamıza ve sözde “hukuk devleti” bir Batı devletinde doğmuş olmamıza rağmen etnik kökenlerimiz nedeniyle hedefi olduğumuz ayrımcı şiddet, Batı emperyalizminin yeniden dirilişine ve yeni yöntemlerine uyanmadıkları takdirde Türk dünyası halklarının maruz kalabileceği şiddetin habercisidir.

Traduction en Français :

Les cibles et les nouvelles méthodes de l’impérialisme occidental.

La résurgence de l’impérialisme et le colonialisme occidentaux, qui sont la poursuite et l’affirmation d’intérêts en dehors de toutes considérations, sinon feintes, éthique, morale ou humaniste, nous en avons d’innombrables exemples de nous jours.

Nous disons « sinon feintes », car l’impérialisme occidental a toujours agi sous un vernis d’humanisme, « nous vous exploitons, exterminons pour le bien de l’humanité » affirme en somme le discours impérialiste de l’Occident.

A l’extérieur du monde occidental, certains pensent que son supposé « humanisme », qui serait porté par le « gauchisme » a une réalité substantielle, or, les mouvements à caractère réellement universel ont toujours été marginaux en Occident.

Au 19e siècle, très peu de gens se sont opposés aux programmes coloniaux occidentaux d’exploitation, d’annihilation et de destruction d’autres peuples par leur Etat.

Aujourd’hui, il en est de même. Les habitants des pays occidentaux se moquent totalement du sort des autres peuples qui sont ciblés par leur Etat.

L’impérialisme occidental s’est même perfectionné en se dissimulant derrière ce qui est censé le combattre, à savoir le « gauchisme ».

De nos jours, des parties des sociétés européennes et des Etats-Unis, se réclamant d’un gauchisme soi-disant universaliste et antinationaliste, collaborent en fait avec leur Etat, au sein d’un monde pro-occidental à l’international et nationaliste à l’intérieur.

Cette collaboration, qui associe le monde civil et l’Etat, n’est pas seulement une identité de vues idéologique ou politique, il s’agit d’une organisation méthodique d’une partie conséquente de la société d’un pays qui collabore avec son Etat et qui s’est arrogée des prérogatives de droit et moyens matériels normalement monopole de l’Etat.

Même si les Etats occidentaux, qui fonctionnent selon cette forme d’organisation monde civil-Etat, prétendent toujours être des « démocraties », dans les faits il n’en est rien, puisque ce fonctionnement remet totalement en cause le système d’Etat de droit et n’a ainsi évidemment plus les attributs des systèmes démocratiques, caractérisés par les principes d’égalité de droits, puisqu’une partie de la société s’arroge, en dehors du droit légal et de manière hermétique, des privilèges et des pouvoirs étatiques (surveillance, oppression, etc.) sur les autres parties de la société.

Par ailleurs, les pays, qui fonctionnent selon cette forme d’organisation de collaboration monde civil-Etat, ont des liens de coopération fondamentaux entre eux.

Comme nous l’avons dit, l’idéologie de cette nouvelle forme d’organisation étatique, politique et sociétale, et qui est hermétique dans son fonctionnement, est d’être pro-occidentale à l’international et nationaliste à l’intérieur.

Ainsi, à l’extérieur, ce mode d’organisation fait également des émules dans des pays non-occidentaux.

Des parties des populations de ces pays hors de l’Occident, mais gagnées aux intérêts occidentaux, sont dissimulées dans la société (partis politiques, médias, monde civil etc.) et servent, par l’intermédiaire des groupes « civils » qui collaborent en fait avec leur Etat ou derrière lesquels agit l’Etat, de tête de pont à l’impérialisme occidental.

Au fait de ces structures et des politiques impérialistes qu’elles impliquent, des relations incestueuses de l’Etat et d’une partie de la société organisée, des projets et des activités turcophobes qu’elles comportent et en raison de nos origines turques, c’est-à-dire pour des raisons de discrimination raciale, nous avons nous-mêmes été, dans un pays dit « démocratie occidentale », agressés, oppressés (violences, surveillance de nos familles, privation de sommeil, interdiction tacite de travailler, menaces, insultes etc.), par des organisations locales et étrangères sous lesquelles ou avec lesquelles agit en fait l’Etat.

Ainsi, l’impérialisme et le colonialisme occidentaux, aussi discriminatoire et xénophobe que par le passé, passent actuellement par de nouvelles méthodes, en organisant des parties conséquentes de leur population et des parties des populations étrangères, gagnées à leurs intérêts, qui deviennent alors des armes de guerre des Etats occidentaux.

Les violences discriminatoires dont nous avons été les cibles, en raison de nos origines ethniques, pourtant de nationalité et nés dans un Etat occidental dit de « droit », présagent des violences auxquelles pourraient être soumises les populations du monde turc si elles ne s’éveillent pas à la résurgence de l’impérialisme occidentale et ses nouvelles méthodes.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER